DAVET Gel, gel, ne olursan ol yine gel... İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel... Bizim dergahımız, umitsizlik dergahı değildir... Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel... Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benziyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu dâvet bizim.... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... KEREM GİBİ Hava kurşun gibi ağır!! Bağır bağır bağır bağırıyorum. Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum... O diyor ki bana: — Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana... «Deeeert çok, hemdert yok» Yüreklerin kulakları sağır... Hava kurşun gibi ağır... Ben diyorum ki ona: — Kül olayım Kerem gibi yana yana. Ben yanmasam sen yanmasan biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.. Hava toprak gibi gebe. Hava kurşun gibi ağır. Bağır bağır bağır bağırıyorum. Koşun kurşun eritmeğe çağırıyorum.....